"Barınma",
"Beslenme",
"Ölümünü Geciktirme",
"Üreme” ana dürtüleriyle yaşar insanoğlu.
Bunları yapmak için yani maddi anlamda kendisini güvencede hissetmek için çalışır insanoğlu.
Paralar, şirketler, ünvanlar , yarışlar, kavgalar
hep bu temel dürtüler içindir aslında.
Ne kadar çok varsılsan o kadar iyi şartlarda barınırsın, beslenirsin. Hastalıklar için en iyi hekimlere gider ve en “hoş” karşı cins ile soyunu devam için ürersin.
BARINırsın . BESLENirsin. YAŞArsın. ÜRErsin.
Lakin o “ruh” veya “maneviyat” yok mu ?
O’nu tatmin etmek ve mutlu kılmak içinse SEVİLMEK, BEĞENİLMEK, TAKDİR EDİLMEK gerekir.
Dünyanın en zengin insanı da en garibanı da SEVİLMEYİ,BEĞENİLMEYİ VE TAKDİR EDİLMEYİ ister.
Seni sevenler, takdir edenler varsa sen bu
dünyanın en zengin insanlarından birisin aslında.
Bir de unutmamak lazım ki "Tanrı bizi seviyor" ;
iyiliklerimizi ve sadakatimizi ödüllendiriyor.
Zaten dünya hayatı dediğimiz maceranın sonunda Tanrı tarafından TAKDİR EDİLMEK (SINAVI BAŞARMIŞ OLMAK) nihai hedef değil mi ? |